27 Nisan 2015 Pazartesi

                                          EVRENSEL İSTANBUL




Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şehri, başta gelen ticaret, sanayi, kültür ve sanat merkezi ayrıca Osmanlı devleti'nin başkentidir İstanbul. İstanbul belli bir zamanda ve bilinen bir kimse tarafından kurulmamış fakat insanlık tarihinin başlangıcından beri iskan edilmiştir. İstanbul'un kuruluşu hakkında pek çok efsane bulunmaktadır. Eski ve yerli bir efsaneye göre su perisi Semestra'nın oğlu, Trak kralı Byzaas, İstanbul'un yakınında ki bölgenin kralı Barbyzos'un kızı Phindaleia ile evlendi ve bu kadın Byzantion'u kurdu. başka bir efsaneye göre, Zeus'un sevgilisi İo, inek haline getirildikten sonra Hera'nın musallat ettiği tanıdan kaçarken Keras'ta da Keroessa adında ki kızını doğurdu. su perisi Semestra'nın büyüttüğü Keroessa'nın, tanrısı Poseidon'dan doğurduğu ve kaynak perisi Byzia'nın beslediği Byzas, şehrin kurucusu oldu.
İstanbul'a geniş kapsamlı baktığımız zaman geçen y.y. sonlarına kadar Haliç ve Marmara denizi arasında yer alan ve kara yönünden de surlarla sınırlanmış bulunan küçük, şirin bir yarımada üzerindeki şehre verilirdi. Bugün aynı yer yine İstanbul olarak tanımlanmakla birlikte İstanbul adı onun etrafına yayılan büyük bir yerleşme alanı da kapsayarak çok daha geniş bir anlam kazanmıştır. İstanbul gittikçe hızlanarak  büyümeye başlamıştı o zamanlar. Önceleri şehirden tamamıyla ayrı sayılan köy ve kasabaları da içine aldı. bu gelişme yüzünden İstanbul'a bir sınır konulamamıştır.
İstanbul kurulduğu yıllardan beri pek çok ülkenin kuşatmaları altında kalmıştır. son olarak Türk kuşatmaları İstanbul'u 1453'te fethederek Osmanlı sınırları içerisine almıştır. bu fetihten hemen sonra güzel şehrimiz kalkınmaya, güzelleştirilmeye başlandı. Hemen İstanbul'a medrese, cami, darüşşifa, bedesten, han, hamam gibi binalar dikilmeye başlandı. sözü fazla uzatmaya gerek yok. İstanbul şu anda ki konumunda olduğu gibi geçmişteki konumunda da çok önemli bir yere sahipti.
Hani derler ya büyüklerimiz 'nerede o eski günler?' inanır mısınız bilmem ama bende ' nerede o eski İstanbul ? ' diye sormaktayım.İstanbul' da neler oluyor, neler bitiyor? 1453'ten beri ne değişti İstanbul'da, İstanbul kendi kendine mi değişti yoksa onu değiştiren bizler miyiz?
Daha önce de söylediğim gibi İstanbul'un fethinden sonra pek çok bina dikilmeye başlanmıştır. hatta daha önceden İstanbul'u kuşatan imparatorluklar tarafından binalar yapılmaya başlanmıştır. Her ne kadar insanları değişse de padişahlara ve sultanlara ev sahipliği yapmış yüzlerde yıllık yapıtları, köprüleri, doğal güzellik ile esrarengiz güzelliğinden de hiç bir şey kaybetmiyor İstanbul.
İstanbul'un nüfusuna baktığımız zaman nüfusun en başta yavaş yavaş arttığını görsek de ilerleyen yıllarda aşırı bir artış olduğunu görüyoruz. Kültürel ve iktisadi durumu göz önüne alalım. Kültür merkezi olarak İstanbul, yalnız Türkiye' de değil. Akdeniz ve Yakındoğu ülkelerinde de seçkin bir yere sahipti. Buna verebileceğimiz en yakın ve en güzel örnek İstanbul'un 2010'da kültür başkenti olarak seçilmiştir. nadir el yazmaları , bulunan İstanbul kitaplıkları ve dünya'da benzerleri arasında ön planda gelir . İstanbul'un ekonomi düzeyini konuşmaya gerek yok. Türkiye'nin 1. sırada gelen ihracat ilidir. Toptan ticaret İstanbul'da teşkilatlandığı gibi, bankacılık faaliyetleri de gelişmiştir. Şehrin devlet gelirlerine katkısı da ona, eşsiz bir yer sağlar.
İstanbul'un Türkiye için önemli bu kadar fazla iken, televizyon ve gazetelerdeki haberler niye bu kadar olumsuz yönde? İstanbulumuz hakkında kimler olumsuz haberler çıkartıyor? bunların hiçbir önemi yok şu anda. Şimdi zaman Atatürk'ün dediği gibi çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak. ne dersiniz İstanbulumuza yeni çağdaş uygarlık seviyesinde bir kimlik kazandıralım mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder