27 Nisan 2015 Pazartesi

LUNAPARKLAR

                                     LUNAPARKLAR

 Bu yazımızda 7'den 70'e herkese hitap eden
 lunaparklara bir göz gezdireceğiz. :)
 
 Lunaparklar,pek çok elektrikli oyuncak ve makinanın  bir araya gelmesiyle oluşan eğlence merkezleridir.Eski zamanlarda da lunaparklar insanların eğlence anlayışlarının içinde yer alıyordu.Eskiden dağınık yerleşim yerlerindeki insanların yılda bir veya birkaç defa toplanıp, her türlü ihtiyaçlarını temin  ettikleri panayır denilen pazarlar kurulur, buralarda ayrıca eğlence maksadıyla çeşitli şekillerde yapılmış eğlence araçlarıda bulunurdu.Bu eğlence araçlarından en eskisi bir daire içinde dönen bineklerden teşekkül etmiş atlıkarıncalardır.Atlıkarıncaların hareketleri merkezkaç kuvvrtinden dolayı herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için birbirini dengeleyecek şekilde düzenlenmiştir.

 İnsan hayatının değişmesine paralel olarak lunaparklarda evrim geçirmektedirler. Elektriğin olmadığı tarihlerde el ve bilek gücüyle çalışan aletler, elektriğin bulunmasıyla modernleşmişlerdir.

Lunaparklarda bulunan oyuncaklardan bir bölümü  şunlardır:

*ATLIKARINCA
*GONDOL
*KAMİKAZE
*ZİNCİRLİ *SANDALYE(SALINCAK)
*DÖNME DOLAP
*ÇARPIŞAN ARABA
*BALERİN

*AHTAPOT
*ŞİŞME OYUN PARKLARI
*CRAZY DANCE
*UÇAN HALI
*ADRENALİN
*DİSCOVERY



 

 
         

                                          EVRENSEL İSTANBUL




Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şehri, başta gelen ticaret, sanayi, kültür ve sanat merkezi ayrıca Osmanlı devleti'nin başkentidir İstanbul. İstanbul belli bir zamanda ve bilinen bir kimse tarafından kurulmamış fakat insanlık tarihinin başlangıcından beri iskan edilmiştir. İstanbul'un kuruluşu hakkında pek çok efsane bulunmaktadır. Eski ve yerli bir efsaneye göre su perisi Semestra'nın oğlu, Trak kralı Byzaas, İstanbul'un yakınında ki bölgenin kralı Barbyzos'un kızı Phindaleia ile evlendi ve bu kadın Byzantion'u kurdu. başka bir efsaneye göre, Zeus'un sevgilisi İo, inek haline getirildikten sonra Hera'nın musallat ettiği tanıdan kaçarken Keras'ta da Keroessa adında ki kızını doğurdu. su perisi Semestra'nın büyüttüğü Keroessa'nın, tanrısı Poseidon'dan doğurduğu ve kaynak perisi Byzia'nın beslediği Byzas, şehrin kurucusu oldu.
İstanbul'a geniş kapsamlı baktığımız zaman geçen y.y. sonlarına kadar Haliç ve Marmara denizi arasında yer alan ve kara yönünden de surlarla sınırlanmış bulunan küçük, şirin bir yarımada üzerindeki şehre verilirdi. Bugün aynı yer yine İstanbul olarak tanımlanmakla birlikte İstanbul adı onun etrafına yayılan büyük bir yerleşme alanı da kapsayarak çok daha geniş bir anlam kazanmıştır. İstanbul gittikçe hızlanarak  büyümeye başlamıştı o zamanlar. Önceleri şehirden tamamıyla ayrı sayılan köy ve kasabaları da içine aldı. bu gelişme yüzünden İstanbul'a bir sınır konulamamıştır.
İstanbul kurulduğu yıllardan beri pek çok ülkenin kuşatmaları altında kalmıştır. son olarak Türk kuşatmaları İstanbul'u 1453'te fethederek Osmanlı sınırları içerisine almıştır. bu fetihten hemen sonra güzel şehrimiz kalkınmaya, güzelleştirilmeye başlandı. Hemen İstanbul'a medrese, cami, darüşşifa, bedesten, han, hamam gibi binalar dikilmeye başlandı. sözü fazla uzatmaya gerek yok. İstanbul şu anda ki konumunda olduğu gibi geçmişteki konumunda da çok önemli bir yere sahipti.
Hani derler ya büyüklerimiz 'nerede o eski günler?' inanır mısınız bilmem ama bende ' nerede o eski İstanbul ? ' diye sormaktayım.İstanbul' da neler oluyor, neler bitiyor? 1453'ten beri ne değişti İstanbul'da, İstanbul kendi kendine mi değişti yoksa onu değiştiren bizler miyiz?
Daha önce de söylediğim gibi İstanbul'un fethinden sonra pek çok bina dikilmeye başlanmıştır. hatta daha önceden İstanbul'u kuşatan imparatorluklar tarafından binalar yapılmaya başlanmıştır. Her ne kadar insanları değişse de padişahlara ve sultanlara ev sahipliği yapmış yüzlerde yıllık yapıtları, köprüleri, doğal güzellik ile esrarengiz güzelliğinden de hiç bir şey kaybetmiyor İstanbul.
İstanbul'un nüfusuna baktığımız zaman nüfusun en başta yavaş yavaş arttığını görsek de ilerleyen yıllarda aşırı bir artış olduğunu görüyoruz. Kültürel ve iktisadi durumu göz önüne alalım. Kültür merkezi olarak İstanbul, yalnız Türkiye' de değil. Akdeniz ve Yakındoğu ülkelerinde de seçkin bir yere sahipti. Buna verebileceğimiz en yakın ve en güzel örnek İstanbul'un 2010'da kültür başkenti olarak seçilmiştir. nadir el yazmaları , bulunan İstanbul kitaplıkları ve dünya'da benzerleri arasında ön planda gelir . İstanbul'un ekonomi düzeyini konuşmaya gerek yok. Türkiye'nin 1. sırada gelen ihracat ilidir. Toptan ticaret İstanbul'da teşkilatlandığı gibi, bankacılık faaliyetleri de gelişmiştir. Şehrin devlet gelirlerine katkısı da ona, eşsiz bir yer sağlar.
İstanbul'un Türkiye için önemli bu kadar fazla iken, televizyon ve gazetelerdeki haberler niye bu kadar olumsuz yönde? İstanbulumuz hakkında kimler olumsuz haberler çıkartıyor? bunların hiçbir önemi yok şu anda. Şimdi zaman Atatürk'ün dediği gibi çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak. ne dersiniz İstanbulumuza yeni çağdaş uygarlık seviyesinde bir kimlik kazandıralım mı?

26 Nisan 2015 Pazar


            MEHMET AKİF ERSOY

İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif 1873 yılının Aralık ayında İstanbul'un Fatih ilçesinde dünyaya gelmiştir.Annesi Buhara'dan Anadolu'ya göç etmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu Fatih Camii medreae hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten Ragif adını verdi.Babasının vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için annesi ve arkadaşları ona Akif ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir de kız kardeşi vardır.



İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde o zamanların adeti gereği 4 yıl, 4 ay, 4 günlük iken başladı.3 yıl sonra iptidai(ilkokul) bölümüne geçti ve babasından arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiye'sinde başladı. Mehmet Akif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızcada hep birinci oldu.
 1885'te Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888'de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak isteyen Mehmet Akif Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne kaydoldu.Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi.

  Mezuniyetinden sonra Mehmet Akif, 6 ay içinde Kur'an'ı ezberleyerek hafız oldu.Hazine-i Fünun Dergisinde 1893 ve 1894'te birer gazeli, 1895'te ise Mektup Mecmuası'nda Kur'an'a Hitap adlı şiiri yayınlandı.

 Okulu bitirdikten sonra Ziraat Bakanlığı'nda memur olan Mehmet Akif, memuriyet hayatını 1893-1913 yılları arasında sürdürdü.
 1898 yılında Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanımla evlendi.Bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi.
 Mehmet Akif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü.Resmi Gazetede Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlandı.


II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Mehmet Akif,  II.Abdülhamid'in istibdat rejiminin şiddetli bir muhalifiydi hatta   II. Abdülhamid'in yüzünü gördüğünde bile midesinin bulandığını hatırlarında anlatır.
Bunun etkisiyle on 11 arkadaşı ile birlikte  İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu. Ancak üyeliğe girerken edilen yeminde yer alan ''Cemiyetin bütün emirlerine,kayıtsız şartsız itaat edeceğim'' cümlesinde geçen ''kayıtsız şartsız'' ifadesine karşı çıkmış ''sadece iyi ve doğru olanlarına'' şekline yemini değiştirmiştir.
 II. Meşrutiyet’in Akif'in hayatında en büyük etkisi,meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştur. Akif'in hemen hemen bütün şiir ve yazılarını  Sırat-ı Müstakim ve  Sebil'ür-Reşad dergilerinde yayımlamıştır.
  2 Şubat 1913 günü Bayezid Camisi kürsüssünde,7 Şubat 1913 günü Fatih Camisi kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı.
  Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler cephelere uçaklardan atıldı.Almanya'da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilürreşad'da yayınlandı.
  Mehmet Akif, Berlindeyken heyecanla Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri takip etmişti.14 ay süren savaşın zaferle sonuuçlandığı haberi Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısındda büyük coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı.

  Akif Kurtuluş Savaşı'nı destklemesi nedeniyle 1920'de Dar'ül Hikmet il-İslamiye Cemiyeti'ndeki görevlerinden azledildi.İstanbul da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehhmet Akif Anadolu ya geçti. Sebil'ür-Reşad'ı Ankara da çıkarması içim Mustafa Kemal Paşa dan davet gelmişti.TBMM'nin açılışının ertesi günü 24 Nisan 1920 günü Ankara ya vardı.Milli mücadeleye şair,hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı.Meclis kayıtlarında ''Burdur milletvekili ve İslam şairi'' olarak
geçmektedir.

İSTİKLAL MARŞININ YAZILMASI

Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Akif'in yazacağı kanısı mecliste hakimdi. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı.Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te  ulusal marş olarak kabul edildi.Akif, ödül olarak 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar'ül Mesai vakfına bağışladı.



  27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul da Beyoğlundaki Mısır apartmanında siroz hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti. Edirnekapı mezarlığına gömüldü.



  ESERLERİ:     

1.  Safahat

2. Süleymaniye Kürsüsünde

3. Hakkın Sesleri 

4. Fatih Kürsüsünde

5.  Hatıralar

6.   Asım

7. Gölgeler                                                    

24 Nisan 2015 Cuma

90'LAR

                                              90'LAR

Merhaba, bu yazımızda 90'lar modasını ve müzik anlayışına bir göz gezdireceğiz :)


        90'LAR MODASI

Oduncu gömlek, bahçıvan kot, göbeği açık bırakmak, fosforlu kıyafetler…



GÖMLEKLER
Yukarıdan aşağıya, sağdan sola fark etmez çizgili olsun da! Gömlekte, kazakta o çizgileri ne çok sevdik.

MOD YÜZÜKLERİ:)

Sözde modunuza göre renk değiştiren bu yüzükler kızların bir dönem en büyük eğlencesiydi.  Mod yüzükleri, vücut sıcaklığına göre renk değiştiriyordu ama modumuza da ayar veriyordu.

ARKASI IŞIKLI BOL DİLLİ AYAKKABI

PİJAMAMSI PANTOLONLAR 

BLAZER CEKET ALTI JEAN VEYA KUMAŞ PANTOLON

BAHÇIVAN KOTLAR

90'LAR MÜZİK ANLAYIŞI

90'LAR MÜZİĞİNİN BİRKAÇ KARAKTERİSTİK ÖZELLİĞİ
1-absürd şarkı girişi: bir dolu tuhaf efekt, garip sesler
2-midi müzik: enstrüman kullanımı minimum. 94'te çıkan kriz yüzünden enstrüman yerine makine kullanıyorlardı.
3- hızlı ve kendiliğinden doğal sözler: sözler şarkı içinde konuşurcasına söylenmektedir. sanki şarkı değil, monolog sözkonusudur. ikilemeler, "ooooo", "aaaaa" türü yansıma nidalar…
90'LARIN MÜZİK LİSTESİ
Ajda Pekkan - Yaz, Yaz, Yaz
Askin Nur Yengi - Ay İnanmıyorum
Aşkın Nur Yengi - Sıramı Bekliyorum
Atilla Taş - Ham Çökelek
Aykut Hakan Ayşe - Çilli Bom
Barış Manço - Ayı
Barış Manço - Can Bedenden Çıkmayınca
Barış Manço - Bal böceği
Barış Manço - Hayır
Barış Manço - Hatırlasana - Slow
Barış Manço - Gül Bebeğim
Barış Manço - Memleket Nire
Barış Manço - Müsadenizle Çocuklar
Bora Gencer - Öptüm Seni Şeker
Burak Aydos - Esmer Yarim
Burak Kut - Bebeğim
Burak Kut - Benimle Oynama
Burak Kut - Sevgi Hırsızı
Burak Kut - Heyecanlıyım
Burak Kut - Yaşandı Bitti
Burak Kut - Çılgınım
Candan Erçetin - Hangi Aşk Adil Ki
Candan Erçetin - Sevdim Sevilmedim
Candan Erçetin - Umrumda Değil 96
Candan Erçetin - Yalan
Can-Kat - Çek Git
Cartel - Cartel
Cartel - Evdeki Ses
Cem Karaca - Raptiye Rap Rap
Çelik - Ateşteyim
Demet - Arnavut Kaldırımı
Demet - Kınalı Bebek
Emre Altuğ - Yani
Erhan Güleryüz - Güller Açtı
Erol Evgin - Ben İmkansız Aşklar İçin Yaratılmışım
Ezginin Günlüğü - Ebruli - Slow
Fatih Erkoç - Geceler
Fatih Erkoç - Ellerim Bomboş
Fatih Erkoç - Gel Demedin mi
Fatih Erkoç - Elveda Tatlım
Fatih Erkoç - Kör Kuyular
Fatih Erkoç - Oynatmaya Az Kaldı
Feridun Düzağaç - Adı Sevda
Grup Vitamin - Al Aşkını Sok Gözüne
Grup Vitamin - Dokundurabilirsiniz
Grup Vitamin - Ellere Varda Bize Yok Mu
Grup Vitamin - İsmail
Grup Vitamin - Telefonu Çektim Direkten
Grup Vitamin - Turkish Cowboys
Gökhan Kırdar - Yerine Sevemem - Slow
Gülay - Cesaretin Var mı Aşka
Hakan Peker - Köylü Güzeli
Haluk Levent - Akdeniz Akşamları
Hülya Avşar - Ah Be Güzelim
İlhan İrem - Ara Ara Beni
İlhan İrem - Don Kişot
İlhan İrem - Hayatın Üçüncü Gözü
İzel Çelik Ercan - Ara Ara
İzel Çelik Ercan - Avuçlarım Kanıyor
Kayahan - Sarı Saçlarından Sen Suçlusun
Kenan Doğulu - Aşk Oyunu
Kenan Doğulu - Sımsıkı Sıkı Sıkı
Kenan Doğulu - Tek Kürekçim
Kenan Doğulu - Yaparım Bilirsin
Kıraç - Dağların Kadını
Kıraç - Talihim Yok Bahtım Kara
Leman Sam - Anladım
Leman Sam - İlla
Levent Yüksel - Med Cezir
Metin Arolat - Yine Bir Başıma
Metin Özülkü - Aşk Masalı
Metin Özülkü - Bir Yemin Uğruna
Meyra - Yüzümü Güldüremezsin
Mfö - Ali Desidero
Mfö - Mecburen
Mirkelam - Ahu Gözlüm
Mirkelam - Her Gece
Mirkelam - İstanbul'da - Slow
Mirkelam - Tavla
Murat Kekilli - Bu Akşam Ölürüm
Murat Kekilli - Karagözlüm
Murat Kekilli - Turnam
Mustafa Sandal - Araba
Mustafa Sandal - Bize Gidelim
Mustafa Sandal - Bu Kız Beni Görmeli
Mustafa Sandal - Dokunsana
Mustafa Sandal - Jest Oldu
Nazan Öncel - Aşk Beklemez
Nazan Öncel - Ben Böyle Aşk Görmedim
Nazan Öncel - Dillere Düşeceğiz
Niran Ünsal - Haktan
Nükhet Duru - Nerde
Ozan - Hello
Ozan Orhon - Canımsın Canım
Özlem Tekin - Yar Bana Varmadı
Pınar Aylin - Adam Olaydın
Rafet El Roman - Affetmem
Rafet El Roman - Amerika
Rafet El Roman - Nerdesin
Rafet El Roman - Seni Seviyorum - Slow
Rafet El Roman - Şu Hayatta
Reyhan Karaca - Sevdik Sevdalandık
Reyhan Karaca - İki Gözüm
Rober Hatemo - Bensiz Ölmek Yoktu
Rober Hatemo - Esmer
Serdar Ortaç - Aşkın Kitabı
Serdar Ortaç - Ben Adam Olmam
Serdar Ortaç - Dert Gecesi
Serdar Ortaç - Karabiberim
Sertab Erener - Ateşle Barut
Sezen Aksu - Belalım - Slow
Sezen Aksu - Deger Mi
Sezen Aksu - Gülümse
Sezen Aksu - Hadi Bakalım
Sezen Aksu - Sr
Fatih Erkoç - Ellerim Bomboen Aksu - Tutuklu
Sibel Tüzün - Gözümün Bebeği
Sibel Tüzün - Kaçın Kurası
Sibel Tüzün - Seni Sana Bıraktım
Soner Arıca - Deniz Gözlüm
Soner Arıca - Sen Türküler Söyle
Soner Arıca - Vefasız
Suat Suna - Aramızda Uçurumlar
Şebnem Ferah - Vazgeçtim Dünyadan
Şebnem Paker - Dinle (Eurovision 1997)
Şebnem Özsaran - Biraz Sevgi Vardı
Tarkan - Hepsi Senin mi
Tarkan - Kıl Oldum
Tarkan - Unutmamalı - Slow
Tarkan - Çok Ararsın Beni
Teoman - Ne Ekmek Ne de Su
Teoman - Papatya
Umay Umay - Hareket Vakti
Uzay - Az Giden Uz Gider
Ümit Sayın - Ben Tabii ki
Ümit Sayın - Caneylom
Vega - Tamam Sustum
Volkan Konak - Efulim
Volkan Konak - Hey Gidi Karadeniz
Yasak Elma - Akdeniz
Yasak Elma - Haremde Dans
Yasak Elma - Özel Bir Gece
Yaşar - Birtanem
Yeşim Salkım - Hiç Keyfim Yok
Yeşim Salkım - Son Sigara
Yıldız Tilbe - Delikanlım - Slow
Yıldız Tilbe - El Adamı
Yonca - Her Daim
Yonca - İtirazım Var
Yonca Evcimik - 8.15 Vapuru
Yonca Evcimik - Abone
Yonca Evcimik - Bandıra Bandıra
Yonca Evcimik - Henüz Çok Gencim
Yonca Evcimik - Kendine Gel
Yonca Evcimik - Tükendik
Yonca Evcimik - Vurula Vurula
Zerrin Özer - Hep Bana
Zerrin Özer - Olay Olay
Zerrin Özer - Paşa Gönlüm



KAYNAKÇA:













23 Nisan 2015 Perşembe

DÜNYANIN ENLERİ


                       DÜNYA'NIN ENLERİ NELERDİR?

Dünya'nın En Yüksek Noktası= EVEREST TEPESİ
      

       
EVEREST TEPESİ DENİZ SEVİYESİNE GÖRE 8848 METRE YÜKSEKLİĞİNDE BULUNUR.

Dünya'nın En Büyük Vadisi=BÜYÜK KANYON                                                                        

350 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA VE 1.6 KİLOMETRE DERİNLİĞİNDEKİ BU GEÇİT AMERİKA'DA BULUNUR ,COLORADO NEHRİ TARAFINDAN OYULMUŞTUR.

Dünya'nın En Büyük İnsanı =MARDİNLİ SULTAN KÖSE

KÖSE'NİN BOYU 2 METRE 46.5 SANTİMDİR.

Dünya'nın En Büyük Barajı=THREE GORGES DAM (3 BOĞAZ BARAJI)

    BOĞAZ ÇİN'DE BULUNMAKTADIR.BARAJ 2 BİN 309 METREDİR.

Dünya'nın En Derin Mağarası =KRUBERA MAĞARASI

RUSYA'NIN ABAZYA BÖLGESİNDE BULUNUR. MAĞARANIN  DERİNLİĞİ 2000 METREDEN FAZLADIR.